İzmir ve Yakın Çevresinin Jeosit-Kültürel Jeosit ve Jeolojik Miras Alanları

İzmir ve Yakın Çevresinin Jeosit-Kültürel Jeosit ve Jeolojik Miras Alanları

Koray Ç. Önalan
Jeoloji Mühendisleri Odası

Jeosit; en geniş kapsamıyla, ”Güncel veya eski herhangi bir jeolojik süreci, olayı veya
özelliği ifade eden, kaya, mineral, fosil topluluğu, yapı, istif, yer şekli veya arazi parçası”
olarak tanımlanmaktadır. Bu yer şekli veya arazi parçası, tarihsel ve/veya arkeolojik özellik
gösteriyorsa “Kültürel Jeosit”; jeosit veya kültürel jeosit özelliği taşıyan alanlar eğer yok olma
tehdidi altında ise bu kez “Jeolojik Miras” adını almaktadır.

Yaşadığımız kent, yanlızca kent merkeziyle değil, günübirlik ulaşım mesafesinde yer alan
yakın çevresiyle de, ülkemizin en değerli jeosit, kültürel jeosit bölgeleri ile iç içe bir yaşamı
paylaşmaktadır. Binlerce-yüzbinlerce hatta milyonlarca yılllık bir oluşum sürecinden geçerek
günümüze ulaşmış bu jeosit ve kültürel jeositler, sanayi-kentleşme kıskacında yok olma
tehdidi altındaki jeolojik miraslarımız arasında yer almaktadır.

Antik dönemde, Truva ile İzmir arası “Aiol”; İzmir ile Milet arası “İon” ve Milet ile Likya
arası ise “Dor” uygarlıklarının yerleşim merkezidir. İzmir kent merkezinden, Kula volkan
konileri ve jeopark alanları; Ödemiş-Gölcük yaylası 1 saat; Bafa gölü ve Büyük Menderes
Deltası 2 saatlik yolculukların ardından erişilebilecek uzaklıktadır.

Adını saydığımız bu çok bilinen jeoparkların güzergahı üzerinde, bu alanlar ile iç içe geçmiş
onlarca antik kent, eski uygarlık merkezi ve antik mermer ocakları bulunuyor. Efesli bir
mermer işçsinin keskisinin izini taşların üzerinde görmek, alınan bu taşların yontulduktan
sonra oluşturduğu devasa pasa yığınlarından oluşmuş yükseltilerin üzerinde dolaşmak,
binlerce yıllık bir hayali yolculuğa çıkarıyor bizleri.

Efes antik kenti ve dünyanın yedi harikasından biri kabul edilen Artemis tapınağının mermer
ve yapı taşları, Tmolos (Bozdağ), Teos (Seferihisar) ve Selçuk yakınlarındaki antik mermer
ocaklarından üretilerek taşınmışlardır. Kula volkan konileri yakınında, volkanik küller
içerisinde korunmuş insan ayak izlerinin, köylü pazarlarında satışa sunulacak kadar kaderine
terk edilmiş olması, Ödemiş yakınlarındaki Gölcük’de yer alan heyelan gölünün, yoğun
yapılaşma ile kirlenme tehdidi ile karşı karşıya kalması; en önemlisi, İzmir fayının bize
hediyesi olan İzmir Körfezinin, kirlilik ve denizden yer kazanarak liman yapma hevesi ile
bitme noktasına gelmesi Jeolojik Mirasın yok olmaya başladığının en önemli kanıtıdır.