TMMOB ÜYESİ KADINLARDAN BASIN AÇIKLAMASI

TMMOB İzmir İKK Kadın Çalışma Grubu, “Kadınlara Seçme ve Seçilme Hakkı”nın verilmesinin 80. yıldönümünde bir basın açıklaması gerçekleştirdi.

IMG_9528

TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu Kadın Çalışma Grubu üyeleri, Kadınlara Seçme ve Seçilme Hakkı tanınmasının 80. Yıldönümü olan 5 Aralık 2014 tarihinde bir basın açıklaması gerçekleştirdi. Alsancak Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde gerçekleştirilen basın açıklamasında Kadın Çalışma Grubu adına açıklamayı Kadın Çalışma Grubu Dönem Sözcüsü Ferda Yamanlar okudu. Yamanlar, açıklamasında Türkiye’de kadınların 5 Aralık 1934 tarihinde kavuştuğu seçme ve seçilme hakkına, dünya kadınlarının 2. Dünya Savaşı sonrasında sahip olabildiğine dikkat çekerek, “Modern ve çağdaş anayasal yapısıyla övünen birçok batılı devletten çok önce kadınlarımıza tanınan seçme ve seçilme hakkıyla övünen laik ve demokratik Türkiye Cumhuriyeti, bugün kadınlarımızın haklarını korumak için her alanda mücadele etmek zorunda kaldığı laikliği ve demokrasisi tartışılan bir ülkeye dönüşmüştür” dedi.

Yamanlar, açıklamasını şu şekilde sürdürdü:

“Kadınların kendi gelecekleri ile birlikte ülkenin geleceğinde de söz sahibi olabilmelerinin yolu siyaset yapabilmelerinden geçmektedir. Kadınların siyasette eşit temsil edilmeleri yalnızca bir kadın-erkek eşitliği sorunu değil, demokrasinin gelişmişliğinin de göstergesidir.  Türkiye Cumhuriyeti, 80 yıl önce parlamentodaki kadın temsil oranıyla dünya ikincisi iken bugün 143 ülke arasında ne yazık ki 88. sıraya düşmüştür. Sözde seçme ve seçilme hakkı değil gerçekten seçilebilmek, seçebilmek, karar mekanizmalarında yer almak istiyoruz. Daha çok kadının seçilebilmesi için 2015 seçimlerinde tüm partilerde fermuar sisteminin uygulanmasını talep ediyoruz.

Ülkemizde kadın haklarına yönelik saldırılar o kadar çok yönlü ve sürekli hale gelmiştir ki, artık bunun tamamen ideolojik ve sistematik bir hükümet politikası olduğu apaçık ortadadır, amaç kadını toplumsal hayattan silmektir.

Bir gün kürtaj yasağı, ertesi gün kadın katillerinin ve çocuk tecavüzcülerinin nerdeyse sırtını sıvazlayacak nitelikteki cezalar, taciz ve tecavüze uğrayan kadınların hukuki süreçte yaşadığı mağduriyetler, esnek çalışma adı altında kadının katlanarak sömürülmesine ilişkin yasal değişiklikler, eğitim sisteminde özellikle kız çocuklarını mağdur eden cinsiyetçi ve dinci düzenlemelerle başörtüsü özgürlüğü adı altında küçücük çocukların cinsel nesnelere dönüştürülmesi, kısacası her gün yeni bir saldırı ile karşı karşıyayız.

IMG_9530

Bir ülkenin Cumhurbaşkanı;

Kadınla erkeği eşit konuma getirmenin fıtrata aykırı olduğunu,

Kadının ihtiyacının eşitlikten ziyade eşdeğer olmak olduğunu,

Hamile bir kadının bir erkeğin çalışması koşullarında değerlendirilemeyeceğini,

Çocuğunu emziren bir kadının bir erkekle eşit tutulamayacağını,

Kadınların en az üç çocuk yapmaları gerektiğini,

Sezaryen ve kürtaja karşı olduğunu söylüyorsa,

Kadına verilecek makamı annelikle sınırlandırıyorsa,

Yaşlı, hasta ve çocuk bakımından sadece kadını sorumlu tutuyorsa,

4+4+4 yasasıyla kız çocuklarımız küçük yaşta gelin olmaya hazırlanıyor ve dolayısıyla kadınlar eğitimden hızla koparılıyorsa,

Lisede çocuk yaşta evliliğe kapı açılıyorsa,

9 yaşındaki öğrencilerin başörtüsüyle okula gelmesine izin veriliyorsa,

Bu ülkede laiklikten, kadın ve çocuk haklarından söz etmek mümkün değildir.

Bunları söyleyen;

Dünyanın en büyük 17. ekonomisine sahip olan, cinsiyet eşitsizliğinde ise 142 ülke arasında 125. sırada yer alan Türkiye’nin, Cumhurbaşkanı’dır.

Bu söylenenler;

Anayasa’nın 10. Maddesi’ne aykırıdır,

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne aykırıdır,

Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi’ne ( CEDAW) aykırıdır,

1995 Pekin Deklarasyonu ve BM Kadının Statüsü Komisyonu kararlarına aykırıdır.

Uluslararası Çocuk Hakları Sözleşmesi’ne aykırıdır,

Eğitim bilimine ve pedagojiye aykırıdır.

Bizler mühendis, mimar ve şehir plancısı kadınlar olarak;

Susmayacağız, kazandığımız haklarımızı sonuna kadar savunacak,

“İnanç özgürlüğü” adı altında kadın bedenine, yaşamına denetim ve dayatmayla gelen “ortaöğretimde başörtüsü”nü kabul etmeyecek,

Eşitlikten ödün vermeyeceğiz.

Kadınların karar mekanizmalarında yer alması için mücadele etmeye devam edeceğiz.

Çünkü doğru kadın politikaları, ancak kadınlar tarafından üretilir ve uygulanır.

Seçme ve seçilme hakkını elde etmenin 80. yılı kutlu olsun.

Yaşasın örgütlü mücadelemiz!

Kadınlar örgütlü, TMMOB daha güçlü!”