BARIŞ İSTEYEN AKADEMİSYENLERE İZMİR’DEN DESTEK
Barış talebiyle düzenlenen imza kampanyası nedeniyle hedef gösterilen akademisyenlere destek amacıyla İzmir’de emek ve demokrasi güçleri tarafından basın toplantısı gerçekleştirildi.
İzmir Emek, Barış ve Demokrasi Güçleri adına KESK İzmir Şubeler Platformu, TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu ve DİSK Ege Bölge Temsilciliği’nin çağrısıyla Konak Belediyesi Türkan Saylan Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen basın toplantısında imzacı kurumlar adına açıklama DİSK Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı tarafından yapıldı. Sarı açıklamasında, Barış İçin Akademisyenler’in “Bu Suça Ortak Olmayacağız” başlığı ile duyurduğu metnin altına imza koyan akademisyen sayısının 2212’si Türkiye’den olmak üzere 2279’u bulduğunu ifade ederek, ”Barış talebini dile getiren bu metne imza vererek düşünce ve ifade özgürlüklerini kullanan akademisyenler, günlerdir aşağılanmaya çalışılmakta, hedef gösterilmekte ve tehdit edilmektedir. Gözaltına alınan, yurtdışına çıkma yasağı getirilen, hakkında idari soruşturma başlatılan, işinden atılan, görevinden uzaklaştırılanlar bulunmaktadır. Bütün bunları haksız ve kabul edilemez buluyoruz” diye konuştu. KESK, TMMOB ve DİSK olarak YÖK emriyle idari soruşturma başlatmaya hazırlanan İzmir’deki üniversitelerin rektörlüklerine bir mektup gönderdiklerini söyleyen Sarı, mektuptaki talepleri şu şekilde ifade etti:
“ Fikirlere ancak başka fikirlerle karşı çıkılır; soruşturma ve ceza tehditleriyle karşı çıkılamaz. İfade özgürlüğünü bir ‘evrensel ilke’ yapan, yalnızca savunduğumuz görüşler için değil; benimsemediğimiz, hatta karşı olduğumuz görüşler için de geçerli olmasıdır. Üniversiteler bu evrensel ilkeye koşulsuz olarak sahip çıkması gereken kurumlardır. Akademisyenlerin, sadece ve sadece görüşlerini açıkladıkları için üyesi oldukları üniversiteler tarafından idari soruşturmalara maruz bırakılmaları, başta ifade özgürlüğü olmak üzere, üniversiteyi üniversite yapan tüm değerler açısından kabul edilemez bir durumdur. Olası soruşturmalar, bilim insanlarını, aynı zamanda kimi çevrelerce yürütülen linç kampanyasının da açık hedefleri haline dönüştürecektir. Üniversitenizin adının tarihe; tamamen politik saiklerle alınmış kararlara dayanan, hukuka uygun olmayan ve evrensel bir hak olan düşünce ve ifade özgürlüğüyle çelişen bir uygulamanın destekçisi olarak geçmesini istemeyeceğinizi düşünmekteyiz. Bu nedenlerle, rektörlüğünüzün üniversiter yapının temeli olan ifade özgürlüğü ilkesine bağlı kalmasını beklemek en doğal hakkımızdır. Modern üniversite geleneğinin tarihsel misyonuna sahip çıkmanızı ve fikirleri cezalandırmamanızı talep ediyoruz.
İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri olarak, savaştan ve ölümden değil, barıştan ve yaşamdan yanayız. Yaşanan her ölüm için derin bir üzüntü duyuyoruz. Barış koşullarının sağlanmasını, vatandaşı olduğumuz devletten talep ediyoruz. Ülkemizde herkesin kendini güvende hissettiği koşulların yerleştiği güne kadar bu yönde çaba harcamaya devam edeceğiz.”
Basın toplantısına, çeşitli demokratik kitle örgütü ve siyasi parti temsilcilerinin yanı sıra CHP İzmir Milletvekilleri Tacettin Bayır ve Murat Bakan ile Konak Belediye Başkanı Sema Pekdaş ve Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer de katılırken, açıklamanın ardından kurum temsilcileri, milletvekilleri ve belediye başkanları söz alarak akademisyenlerle dayanışma duygularını ifade ettiler.