GÖZALTI VE BASKILARA TEPKİ

Cizre’de meydana gelen ölümleri protesto amacıyla 8 Şubat Pazartesi günü düzenlenen basın açıklamasında 49 kişinin polis tarafından gözaltına alınmasının ardından, İzmir Emek, Barış ve Demokrasi Güçleri tarafından bir basın açıklaması gerçekleştirildi.

IMG_5408

Cizre’de meydana gelen ölümleri protesto etmek amacıyla 8 Şubat Pazartesi günü düzenlenen basın açıklamasında 49 kişinin polis tarafından gözaltına alınmasının ardından, İzmir Emek, Barış ve Demokrasi Güçleri tarafından bir basın açıklaması gerçekleştirildi. Eğitim-Sen İzmir 1 No’lu Şube’de gerçekleştirilen basın toplantısında, İzmir Emek, Barış ve Demokrasi Güçleri adına Sevim Korkmaz Dinç açıklama yaptı. Dinç açıklamasında, ‘AKP iktidarının, kendine tabi kılamadığı Kürt halkına yönelik yerinden ve canından etme temelli politikalarının, Türkiye’yi dönülmesi zor bir ayrışma ve düşmanlaşma atmosferine soktuğunu’ ifade ederek, “İzlenen politikalar, halklar arası diyalogu ve barış içinde bir arada yaşama ihtimalini neredeyse imkânsız kılacak bir noktaya erişti. Bu politikalar doğrultusunda Cizre’de günlerdir abluka altında bir bodrumda sıkışan yaralı onlarca yurttaşın, milyonların gözü önünde günlerce süren tıbbi yardım çağrılarına kolluk güçlerince şiddet ile karşılık verilmiş ve henüz kesin olmayan sayıda insanımız hayatını kaybetmiştir” diye konuştu. Dinç, açıklamasını şu şekilde sürdürdü:

“İzmir Barış Bloğu bileşenleri, devlet eliyle işlenen bu cinayetleri protesto amacı ile dün akşam Alsancak Kıbrıs Şehitleri Caddesi’nde toplanarak yaşananlara ilişkin bir basın metnini İzmir kamuoyuyla paylaşma kararı aldı. Ancak İzmir Emniyeti, AKP hükümeti tarafından tesis edilen tehdit, baskı ve şiddet rejimindeki rolünü dün akşam bir kez daha layıkıyla oynadı. Emniyet yetkilileri tarafından, en temel demokratik hakkımızı kullanmaktan zor ve şiddet yoluyla alıkonulduk. İzmir Emniyet Müdürlüğü’ne bağlı polisler, açıklama öncesinde henüz toplanma yeni gerçekleşmişken kitleyi çembere alıp adeta tecrit ederek ve slogan bile atılmamışken “yasadışı slogan atmayın” uyarısında bulunarak niyetine dair ipuçları vermişlerdi. Sonrasında da ortada herhangi bir taşkınlık yokken ve henüz basın açıklaması dahi okunamamışken beklenen saldırıyı gerçekleştirdi ve aralarında KESK, İHD ve HDP yöneticilerinin de bulunduğu 49 arkadaşımızı şiddet kullanarak gözaltına aldı. Gözaltına alınan birçok arkadaşımıza ters kelepçe uygulaması yapılırken, özellikle kadın arkadaşlarımızın gözaltına alınması sırasında polisler tarafından elle ve sözlü tacizlerin gerçekleştiğine hepimiz şahit olduk. Bu yetmezmiş gibi, gözaltındakiler saatlerce çevik kuvvet otobüslerinde bekletildiler. Kısacası, İzmir Emniyeti, çıkarlarını korumak için her yolu mubah gördükleri siyasi iktidar için anayasayı bile çiğner hale geldi.

Dün akşam bizlerin bir basın metnini dahi okumamıza, Kürt illerinde devlet eliyle gerçekleştirilen katliamları kamuoyuyla paylaşmamıza izin vermeyenlere bir kez daha buradan sesleniyoruz. Bizler yaşatılan bu vahşi katliamları kamuoyu nezdinde dillendirmeye devam edeceğiz. Evet, biz bu devletin katil yüzünü on yıllardan bu yana tekrar tekrar gördük. Bu yüzü Maraş’ta, Sivas’ta, Gazi’de, Roboski’de, Gezi’de, Suruç’ta, Ankara’da, talan edilen Sur’da ve en açık şekli ile Cizre’de gördük. Katiller yüzlerini kapatsalar da, suçluyu gizlemek adına takılan maskelerin arkasında AKP iktidarının, artık tüm dünyada hırsızlıklar ve cinayetlerle anılan yüzünün olduğunu biliyoruz. Dünyanın öteki ucunda, Ekvador’da dahi yüzlerine haykırılan gerçeklere tahammül edemeyenlerin, İzmir’de de tepkilerinin böyle olmasının nedenini anlıyor, ancak doğal ve normal karşılamıyoruz. İktidarın hırsız ve katil yüzünü haykırmanın suç olmadığını, aksine yurttaşlık görevi olduğunu biliyoruz.

İzmir Emek, Barış ve Demokrasi Güçleri olarak tüm baskılara rağmen sesimizi yükseltmeye devam edeceğiz. Buradan bir kez daha hatırlatmak istiyoruz: Bu ülkenin onurlu, örgütlü insanları olarak, hırsızlardan ve katillerden hesap sormak boynumuzun borcudur. Bu borcumuzu ödeyene kadar mücadele edecek, gelecek nesillere yaşanabilir bir ülke bırakmak için çabalayacağız. Gerçekleri katillerin yüzüne haykırmaktan çekinmeyecek, geri durmayacağız. Ülkeyi yönetenlerin iktidarlarını pekiştirmek için alınan canların, uydurma deliller, tiyatrodan hallice yargılamalarla cezaevlerinde çalınan yılların hesabını er ya da geç soracağız.”