YAZ SAATİNE KARŞI İZMİR’DEN “GÜN AYDIN OLSUN” KAMPANYASI

Kış mevsiminde yaz saati uygulaması nedeniyle birçok yerde sorunlar yaşanırken İzmir’de “Gün aydın olsun” sloganıyla yeni bir kampanya başlatıldı.

yaz

Yaz saati uygulamasının tüm yıla yayılması kararının ardından mesainin başladığı saatlerde havanın karanlık olması ya da yeni aydınlanmaya başlaması tartışmaları da beraberinde getirmişti. Özellikle öğrenciler ve öğretmenler erken başlayan mesai saatlerine yetişmek için karanlıkta yola çıkmak zorunda kaldı. Birçok sivil toplum kuruluşu ve sendika kış saati uygulamasına geçilmesi talebini iletirken, siyasi partiler de bu taleplere destek verdi.

Özellikle sabah erken saatlerde başlayan mesai döneminde havanın aydınlanmamış olması, gün ışığının ortaya çıkmaması da sorunlara neden oldu. Bu konuda tartışmalar sürerken İzmir’den yeni bir kampanya başlatıldı. Kampanyaya buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz. “Gün aydın olsun” başlığı ile duyurulan kampanya kapsamında aşağıdaki metin yayımlandı:

“Gün Aydın Olsun, Yaz Saati Uygulaması Son Bulsun!

Bilindiği üzere Bakanlar Kurulu 7 Eylül 2016 tarihinde, bu yıl kış saati uygulamasına geçmeyerek yaz saati uygulamasında kalma kararı almıştır. Böylelikle “gün ışığından daha fazla yararlanmak ve bu yolla tahmini 2.5 milyar TL tasarruf edileceği” öngörüsüyle alınan bu karar sonucunda, bazı yıllar kesintiye uğrasa da, Türkiye 1947 yılından itibaren yapmış olduğu bir uygulamadan vazgeçmiş oldu.

Alınan bu kararla birlikte kış saati uygulamasına geçilmesi gereken Eylül ayından bu güne kadar birçok sorun yaşandı ve yaşanmaya devam ediyor:

Ülkenin batı kesiminde daha fazla olmak üzere sabahları gün doğmadan mesailer başladı, çocuklarımız zifiri karanlıkta okula gitmek zorunda bırakıldı, çocuklarımızda uyum sorunları yaşanırken birçok aile güvenlik sebebiyle yürüme mesafesindeki okullara çocuklarını servisle göndermek zorunda kaldı.

-Çocuklarımızın sabahları erken kalkmaları nedeniyle evlerde ısıtma ve aydınlatma masrafları arttı.
-Güneş doğmadan başlayan gündelik yaşam nedeniyle özellikle sabah saatlerinde yaşanan trafik kazaları arttı.
-Karanlık saatlerde güne başlamak zorunda kalan çocuklarımızın bioritmi ve ruh sağlığı bozuldu.
-Teknolojik olarak batıya bağımlı bütün elektronik cihazlar, bilgisayar, cep telefonları vb. saatlerinde karmaşa yaşandı.
-Avrupa ile mesai saati çakışma süreleri azalırken Amerika ile neredeyse hiç kalmadı.
-Buna bağlı olarak Avrupa ve Amerika’yla bağlantılı iş yapan çevrelerde işlerini kaybedenler de oldu, uyum sağlamak için çalışanlarını zorunlu mesaiye bıraktıranlar da…
-İstanbul Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği saat farkı nedeniyle ihracattaki kaybın 13 milyar doları bulacağını iddia ediyor.
-Ticaret, sanayi, bilim, ekonomi ve daha birçok alanda uluslararası faaliyette bulunan kurum ve kuruluşların (ihracat, ithalat firmaları, bankalar, üniversiteler vb.) yaşadıkları iletişim problemi ve kaos da cabası…

“Peki, bir faydası oldu mu?” diye soran olabileceğini düşünerek araştırdık, sonuç: Hayır!

Aksine TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası’nın yapmış olduğu açıklamaya göre geçen yıla oranla elektrik tüketimi yurt genelinde % 6,5 İzmir özelinde ise % 11,4 oranında artış göstermiş. Bu artışın maliyeti ise ülke genelinde 342 milyon TL’sı, İzmir özelinde 41 milyon TL’sı olmuş. Üstelik elektrik üretimi olağanüstü bir etken olmadan, geçen yıla oranla % 3 daralmışken. Oluşan bu ekstra elektrik tüketiminin konutlarda ısıtma ve aydınlatma amaçlı yapılması nedeniyle aslında tüm maliyetin vatandaşın sırtına yüklendiğini özellikle belirtelim.

Bütün bu veriler ortadayken kış saati uygulamasından neden vazgeçildiği ve hala yaz saatinde ısrar edildiğini anlamak gün geçtikçe daha da zorlaşıyor.

Alınan söz konusu kararla Türkiye GMT+2’den GMT+3 saat dilimine geçmiş olmaktadır. GMT+3 saat dilimindeki ülkelere baktığımızda listede Irak, Etiyopya, Tanzanya, Kuveyt, Batı Rusya, Yemen, Somali, Sudan, Cibuti, Beyaz Rusya, Suudi Arabistan, Kenya, Uganda ve Katar’ı görmekteyiz. Bu ülkelerde coğrafi konumları/boylam farkı nedeniyle yukarıda sıralanan nitelikte sorunlar yaşanmazken keyfi, hatta ideolojik denilebilecek bir kararla Türkiye vatandaşlarının böylesi bir çileye mahkûm edilmesinin makul ve anlaşılır bir yanı yoktur. Yurttaşların görüşüne başvurulmadan, yol açacağı ekonomik ve sosyal olumsuzluklar öngörülmeden alınan ve sürdürülen bu saat uygulamasına derhal son verilmedir.”