EMEK VE DEMOKRASİ GÜÇLERİNDEN VEKİLLERE ÇAĞRI

İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri düzenlediği basın toplantısıyla İzmir milletvekillerine Anayasa değişikliğine ilişkin oylamanın bugün başlayacak ikinci turunda “ret” oyu vermeleri çağrısında bulundu.

IMG_0029

İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri bir basın toplantısı gerçekleştirerek, İzmir milletvekillerine Anayasa değişikliği oylamasının bugün başlayacak olan ikinci turunda ‘ret’ oyu vermeleri çağrısında bulundu. Alsancak Türkan Saylan Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilen basın toplantısında İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri tarafından milletvekillerine hitaben hazırlanan metni Melih Yalçın okudu. Milletvekillerine hitaben okunan metin şu şekilde:

“Bildiğiniz üzere, 10 Aralık 2016 tarihinde AKP üyesi 316 milletvekili imzasıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunulan, 21 maddelik Anayasa değişikliği paketi, Anayasa Komisyonu’ndan 18 madde olarak çıkmıştır. Komisyonun dokuz gün içinde tüm görüşmeleri tamamlayarak oy çokluğu ile kabul ettiği, Anayasa’nın 58 maddesini değiştiren, 21 maddesini de yürürlükten kaldıran bu torba değişiklik paketi, kamuoyu daha ne getirip ne götürdüğünü tam olarak anlayamadan, yeterince bilgilenemeden TBMM Genel Kurulu’na sunulmuştur.

Oysa Anayasa, sadece devletin örgütlenme biçimini değil, aynı zamanda bütün yurttaşların temel hak ve özgürlüklerini hukuki güvence altına alan bir metindir. Dolayısıyla Anayasa değişikliği iktidarın oy çokluğuna dayalı basit bir usul işlemi değildir. Demokratik bir anayasa elde edebilmek için, ancak metin üzerinde toplumun tüm kesimlerince özgür koşullarda tartışılarak uzlaşılması gerekmektedir. Bu nedenle hazırlanışı ve değiştirilmesinde açıklık, şeffaflık, katılımcılık ve sağlıklı tartışma zeminleri yaratılması esastır. Maalesef önümüzdeki değişiklik teklifi bu özelliklerden yoksundur.

Demokratik ülkelerde herhangi bir yasa değişikliğinde bile üniversitelerin, aydınların, demokratik kitle örgütlerinin, meslek kuruluşlarının ve sendikaların görüşleri alınır. Ama maalesef bu Anayasa değişikliği çalışmaları, gerçekte, parlamentoda grubu bulunan iki siyasi parti ile sınırlı kalmıştır. Söz konusu Anayasa değişikliği gerçekleşse bile meşruiyeti tartışma konusu olacak ve yeni toplumsal gerilimlerin kapısını sonuna kadar açacaktır.

IMG_0025

Unutulmamalıdır ki, 1982 Anayasası yüzde 92 oranında oy almasına karşın meşruiyet kazanamamıştır. Üstelik temel hak ve özgürlükler halka oylatılarak yok edilmiş, çoğunluk oyu yani “milli irade” yönünden hiçbir sorunu olmamasına karşın meşruiyeti hep tartışılmıştır. Tarih göstermiştir ki, “çoğunluk oyu” demokrasilerde tek referans olamaz, olduğunda da onun adı ve içeriği artık demokrasi değildir.

Anayasa değişikliğinin maddelerinin oylaması sürerken, muhalefet partileri milletvekillerinin tüm uyarı ve itirazlarına karşın Anayasa’nın 175. maddesinde belirtilen gizli oy şartına iktidar partisi milletvekillerinin uymadığı görülmüştür. Eğer açık hükümlerine, kendisine sadakat yemini etmiş milletvekillerince bile uyulmayacaksa bir Anayasa’ya neden ihtiyaç vardır?

Sizi, kendi kullanacağınız oyun gizli kullanılması ve gizli kullanılmayan oyların ya da gizlilik şartına uyulmayan oylamaların iptali konusunda üzerinize düşen görevi yapmaya davet ediyoruz. Bu davetimize uymamanız Anayasa’yı, ona sadık kalarak görev yapmak için size yetki veren milli iradeyi hiçe saymak ve bu uygulamanın ürünü Yeni Anayasa’yı ilk günden gayrı meşru ilan etmek olacaktır.

Mecliste maddeleri oylanan Anayasa değişiklik paketi çok önemli değişiklikler içermektedir ve tüm bunların hayata geçmesi halinde Türkiye’de rejim değişmiş olacaktır. Değişiklik, Partili Cumhurbaşkanlığı adı altında tek kişilik bir diktatörlüğün kurulmasına olanak tanımaktadır. Zira parlamenter demokratik sistemin temel kıstası olan Yasama-Yürütme ve Yargı’dan oluşan kuvvetlerin ayrılığını ortadan kaldırmakta, Yasama organını Yürütme karşısında işlevsiz ve yetkisiz bırakmakta, Yasama ve Yürütme Organlarının tasarruflarını denetleme görevi olan Yargı organını ise (Anayasa Mahkemesi Üyelerinin neredeyse tamamını, HSYK’nın ise büyük çoğunluğunu atama yetkisini Yürütmenin başı olan Partili Cumhurbaşkanına vererek) doğrudan Yürütmeye bağlamaktadır.

Üstelik farkında olunmayan asıl tehlike ise bu paketin yasalaşması halinde; Partili Cumhurbaşkanı’nın iradesi ve onayı olmadıkça, yasama faaliyeti yolu ile Partili Cumhurbaşkanı sisteminden geriye dönülmesinin imkânsız olmasıdır. Bu paket, Türkiye’de bırakın istikrarı sağlaması, var olan kaosu artıracak, halk arasında var olan kutuplaşmayı derinleştirecek, toplumsal barışı yok edecektir.

YARIN BİRÇOK ŞEY İÇİN ÇOK GEÇ OLABİLİR. BU TARİHİ SÜREÇ ÜLKEMİZ İÇİN ÖNEMLİ BİR SINAVDIR.

BU NEDENLE DEMOKRASİ VE TOPLUMSAL BARIŞA İNANAN TÜM MİLLETVEKİLLERİNİ BU PAKETE “HAYIR” DEMEYE DAVET EDİYORUZ.
ÜLKEMİZİ DİKTATÖRLÜĞE TESLİM EDECEK BU DEĞİŞİKLİKTE PAYI OLACAK MİLLETVEKİLLERİNİ NE HALKIMIZ NE DE TARİH AFFEDECEKTİR.