KÜLTÜRPARK’TA HUKUKSUZLUĞA ORTAK OLMAYIN ÇAĞRISI

Kültürpark Platformu, 1 Şubat 2017 tarihinde bir basın açıklaması yaparak İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne ‘hukuksuzluğa ortak olmama’ çağrısında bulundu.

kulturpark_platformu_basin_aciklamasi1

Kültürpark Platformu, yeni Kültürpark projesine karşı düzenlediği imza kampanyasının ardından bir basın açıklaması gerçekleştirerek İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne ve CHP’ye ‘hukuksuzluğa ortak olmama’ çağrısında bulundu. İzmir Büyükşehir Belediyesi önünde gerçekleştirilmek istenen basın açıklaması, polis tarafından güvenlik gerekçesiyle Konak Eski Sümerbank önüne alınırken, platform adına basın açıklamasını platform üyelerinden Melikşah Göher okudu. Göher, Kültürpark Platformu’nun 18 Aralık–29 Ocak 2017 tarihleri arasında düzenlediği imza kampanyasıyla İzmir Büyükşehir Belediyesi’ni, hukuksuz Kültürpark Projesi’ni Koruma Kurulu’ndan çekmeye, Sancak Holding’in hukuksuz Folkart Basmane Gökdelenleri’ne hizmet birimlerini taşımaktan vazgeçmeye davet edildiğini belirterek, “Alsancak ve Karşıyaka’ya imza masaları açmayı planlarken, uzak semtlerde yaşayan kentine ve doğaya duyarlı yurttaşlarımızın telefonla, mesajla ve masalarda yüz yüze bize ilettikleri istekleri ve ısrarlarıyla masalarımızı Bornova, Gaziemir, Şirinyer, Üçkuyular’a taşıdık. Narlıdere, Çiğli gibi bazı ilçelerden gelen isteklere ise elimizdeki olanaklarla karşılık veremedik. Bazen yağmur altında, bazen dondurucu soğukta 2-3 saat masalarımızı açık tuttuk” dedi. Göher, açıklamasını şu şekilde sürdürdü:

“Kamuoyunda her iki konuyla ilgili en yaygın tepki yeterince bilgi sahibi olmadıkları yönündeydi. Ne Kültürpark Projesi’nin meşru bir proje olabilmesi için değişen gereksinimlere göre yeni bir Koruma Amaçlı İmar Planı yapılması gerektiğinden, ne parka yapılması planlanan Kongre Merkezi’nin imar planına aykırı olduğundan, ne bu yapının 2.500 kişilik 35.000 m2 devasa bir yapı olduğundan; ne Basmane Gökdelenleri’nin 104.000 m2 inşaat iznine sahip olduğu halde yasa tanımaz bir şekilde, iznin iki katını aşarak 230.000 m2’lik projeyle ÇED onayına sunulduğundan, ne özel sermayeye, Sancak Holding’e ait bu binaya İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin hizmet birimlerini taşıyacağından yurttaşlarımızın büyük bir çoğunluğunun haberi vardı.

Sürekli ‘katılımcılık’ diyorlar, tepki sokaklara taşana kadar neden uzlaşmıyorlar?

‘Sosyal belediyecilik’ dedikleri, birileri gibi muhalif çalışanların görev yerini değiştirmek, onları cezalandırmak, yıldırmaya çalışmak mı?

Kongre Merkezi yapacak Kültürpark’tan başka yer mi kalmadı?

Kültürpark’ı şantiyeye çevirsinler diye mi destek verdik?

Belediye bize sormadan nasıl Sancaklar’ın gökdeleninde hizmet verebilir? Şaka mı bu?

Belediye imar planına aykırı gökdelende hizmet verirse, bundan sonra yasaları kim takar?

Sokakta en sık karşılaştığımız bu altı soruyu bugün muhataplarına iletmek, insanların bir kentli, bir birey olarak ciddiye alınmayan, pervasızca çiğnenen haklarını aramak için buradayız.

Haziran–Eylül ayları arasında Internet üzerinden toplanan 12 bin imza, yüzlerce duyarlı yurttaşımızla gerçekleştirdiğimiz salon ve açık hava forumları, Sayın Başkan Aziz Kocaoğlu ile yüz yüze yaptığımız ve verdiği sözlere karşı bize teslim edilmeyen proje ayrıntıları, tadilleri ve ağaç rölevesi konusu ortadayken; Eylül ayından bugüne geçen beş ayda yaptığımız altı basın açıklaması ve nihayetinde sokakta halkın kendisinden topladığımız her biri binlerce imzalı iki ayrı dilekçenin karşılığında soruyoruz:

İzmir Büyükşehir Belediyesi, hukuksuz projeni Kuruma Kurulu’ndan çekmemekte, hukuksuz Sancak Basmane Gökdelenleri’ne hizmet birimlerini taşımakta ısrarcı mısın? Kararlarından emin misin? Bu iki karardan emin misin?

Her şey gözleri önünde gerçekleşen, kimi zaman yüz yüze, kimi zaman resmi yazılarla başvurmamıza rağmen sorumluluklarını yerine getirme konusunda en ufak bir girişimlerini görmediğimiz hatta zaman zaman konuya gerekli ilgiyi göstermek, ayrıntısıyla durumu incelemek yerine, Büyükşehir’in Pakistan Pavyonu’nda karanlık bir odaya yerleştirdiği ışık şovlarıyla sunduğu bir maket ve bir reklam videosu izleyip hemen ardından, böylesi hukuki ve teknik incelikleri bulunan konularda sorumluluk bilincinden uzak beyanatlar veren nice Cumhuriyet Halk Partili sorumlu gördük. Kültürpark Projesi konusundaki bu tutum, Folkart Basmane Gökdelenleri konusunda yerini ürkütücü bir sessizliğe bıraktı.

Kültürpark, Konak Belediyesi’nin sınırları içinde kalmaktadır. Konu hakkında kararı beklenen İzmir 1 Nolu Kültür Varlıklarını Koruma Kurulu’nda, Büyükşehir Belediyesi’nin bir, Konak Belediyesi’nin de bir temsilcisi ve birer oy hakları vardır. Konak Belediye Başkanı Sayın Sema Pekdaş’tan beklediğimiz açıklama bir türlü gelmezken, çoğunun konu hakkındaki bilgisi Pakistan Pavyonu’nun loşluğunda gördüklerinden ötede olmayan birçok ilçe belediye başkanı, 20 halk temsilcisi adına yarım saatlik bilgilenmenin ardından önceden hazırlanmış basılı bir metinle projeye destek vermiştir. Halkın kendisinden toplanan bu imzalar, saygıdeğer temsilcilere yanıt niteliğindedir.

Sayın Pekdaş, yurttaşlarımızın yönelttiği sorular açıklamalarınızdan tatmin olmadıklarını ortaya koyuyor. Ne zaman
halkın sesine kulak verip Koruma Kurulu’nda oyunuzun ‘Hayır’ olacağını açıklayacaksınız?

Kültürpark Projesi’ne destek açıklayan bir diğer başkan, Bornova Belediye Başkanı Sayın Olgun Atila olmuş ancak
verdiği desteği yeterli görmeyip Platformumuz bileşeni Şehir Plancıları Odası’nın İzmir Şube Başkanı Özlem Şenyol Kocaer’in mücadelesine görev yerini değiştirerek karşılık vermiştir. Sorduğumuz sorulara şimdiye dek aldığımız yanıtlar ne bizi, ne de kamuoyunu ikna etmenin yanından geçmediğinden kendisine başka sorumuz yoktur.

CHP İnsan ve Doğa Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Sayın Zeynep Altıok Akatlı, bileşenlerimizden EGEÇEP Derneği’ne 22 Şubat 2016’da gönderdiği yazısında şunu demişti:

‘… estetik bir çevre yaratma ve kültürel varlıkları koruma öncelikleri, doğa haklarının temel haklar sisteminin bütünlüğü içinde değerlendirmesi gerektiğine inanıyoruz. Bu bilinçle doğa hakları politikalarımızı ulusal ve uluslararası çevre hukuku ve politikaları çerçevesinde belirliyoruz.

Sivil Toplum Kuruluşları ile kanaat önderlerinin vereceği katkılar, doğanın yeniden doğmasına yardımcı olacaktır. CHP ve Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu, doğa hakları için katkı verecek paylaşımlarda bulanabilecek tüm örgütlerin ve vatandaşlarımızın yanındadır.’

Şimdi geldiğimiz noktada Sayın Zeynep Altıok Akatlı’ya soruyoruz; ilke ve değerlerinizi bu açıklıkta ortaya koyduktan sonra, demokratik kitle örgütlerinin ve halkın kent içinde son ağaçlandırılabilir alan olan Kültürpark’taki talepleri ve önerilerine karşı ‘Ben sanattan yanayım, sanat, kültür merkezini destekliyorum’ açıklamanızla ağaçlandırma yerine 35.000 m2 dev yapıdan yana durmanızı nasıl açıklayabiliyorsunuz?

CHP Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Sayın Seyit Torun, Parti Programınız’da ‘Altyapısıyla, çevresel ve tarihsel değerleriyle, kültürel çoğulculuğuyla yaşanabilir kentlerin oluşturulması önceliğimizdir’ yazılıyken nasıl oluyor da hukuksuz bu iki projeyi savunuyor, tarihi Basmane Garı ve Agora Antik Kenti’nin ziyaretçilerinin karşısına bu iki bloklu 270 mt. yüksekliğinde ucube gökdelenin yapılmasına, imar suçuna, bir kişiye 100 m2 çalışma alanı öngören sahte hesaplarla altyapıya getireceği yükler gizlenen projeye sessiz kalabiliyorsunuz?

CHP Genel Sekreteri Sayın Kamil Okyay Sındır, bir İzmir Milletvekili ve EGEÇEP Derneği’nin bir kurucusu olarak bu kent suçlarına, doğa tahribatına nasıl göz yumuyor, duyarsız kalabiliyorsunuz?

CHP Genel Başkanı Sayın Kemal Kılıçdaroğlu, siz de bir İzmir Milletvekilisiniz. Ağaç kesimi olmasın diye patlak veren Gezi Direnişi’nde verdiğiniz desteği, gösterdiğiniz duyarlılığı biliyoruz. Yukarıda, konuyla ilgili Yardımcınız’ın beyanlarını, Partiniz’in ortak metni olarak yayınladığınız Parti Programı’nın ilgili kısımlarını alıntıladık. Tüm bunlar ortadayken Partiniz’in İzmir Büyükşehir Belediyesi iktidarındaki eylemlerinde, ilkeleriniz ve temel değerlerinizle bir çelişki görmüyor musunuz? Biz çok açık çelişkiler görmekteyiz. Hatta bu tutumunuzu, değiştirilemez dört maddesi ortadayken Anayasa’nın diğer maddelerini bunlara aykırı şekilde değiştirme girişiminde bulunan ve bundan önce defalarca göstere göstere yargı kararlarını ve Anayasa’yı açıkça çiğnemekten geri durmayan genel iktidarın çelişkileriyle aynı paralellikte yorumlamaktayız. Kamuoyunun bizim kanalımızla Büyükşehir Belediyesi’ne ve dolayısıyla size yönlendirdiği sorular bu tespiti desteklemektedir. Hepsi bir yana, ‘Sosyal belediyecilik’ konusu ile ilgili soru çok düşündürücüdür.

Sayın Kılıçdaroğlu, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin bir holdingin özel binasında hizmet vermesi içinize siniyor mu? Projenin imara aykırı olmasına karşın Belediye’nin bu hukuksuzluğa ortak olmasını sineye mi çekmeliyiz? Kültürpark’ta ağaç kesileceğini, Belediye’nin Koruma Kurulu’na sunduğu haritalar üzerinde kanıtlamamıza ve bir yanlışlık olduğunu söylemesine karşın, düzeltilmiş projeyi aylardır Kurul’a iletmemesini görmezden mi gelmeli, Sayın Kocaoğlu’nun ‘Ağaç kesilmemesinin garantisi benim’ sözlerini, diğer projelerde kesilen ağaçlar ortadayken yeterli mi görmeliyiz? Hava kirliliğinde kritik seviyedeki İzmir kent merkezinde 35.000 m2 ağaçlandırma istemek, kamu adına en haklı istekken başka yerlere de yapılabilecek binayı kabul etmemizi, bunca mücadeleye karşı her sözünün başı ‘katılımcılık’ olan belediyenizin öneri ve şikayetlerimize kulaklarını tıkamasını ilkelerinize gerçekten uygun mu görüyorsunuz?

Şimdi her biri binlerce imzalı dilekçemizi İzmir Büyükşehir Belediyesi’ne teslim edeceğiz. Birer örneğini de, CHP Genel Başkanlığı’na, Genel Sekreterliği’ne, CHP İnsan ve Doğa Haklarından Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı’na ve Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı’na, milletvekillerine ve Konak Belediyesi’ne göndereceğiz. Her iki sürecin de takipçisi olmaya ve bu konularda halkın haklı taleplerini haykırmaya devam edeceğimizi beyan ederiz.”