KAMUDAN İHRAÇ EDİLENLER İÇİN ADALET TALEP EDİLDİ

İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri, “Adalet Nöbeti”nin ikinci günü olan 30 Haziran 2017 tarihinde KHK ihraçları için adalet talebiyle oturma eylemi yaptı.

IMG_1947

İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri tarafından Alsancak Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde gerçekleştirilen ikinci adalet nöbetinde, İzmir’de gerçekleşen sosyal medya gözaltıları da kınanırken, bir saatlik oturma eyleminin ardından basın açıklaması yapıldı. İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri adına açıklamayı yapan KESK İzmir Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Mustafa Güven, OHAL döneminde üniversitelerin kapandığını, binlerce öğrencinin açıkta, akademisyenlerin ise işsiz kaldığını ifade ederek, “21 Temmuz 2016- 5 Mayıs 2017 tarihlerini kapsayan OHAL döneminde toplam 105 bin 18 kamu görevlisi kamu görevinden ihraç edilmiştir. Hakkında ihraç kararı verilenlerden sadece 1310’u hakkındaki ihraç kararı ve diğer tedbirler kaldırılmıştır. OHAL dayanak yapılarak çıkarılan KHK’lar ile bugüne kadar 33 bin 128 öğretmen, 5 bin 295 akademisyen, 1200 yükseköğretim idari personeli ne ile suçlandığını bilmeden, haklarında herhangi bir hukuki delil ya da suçlama olmaksızın hukuksuz bir şekilde kamu görevinden ihraç edilmiştir” dedi. Yapılan düzenlemelerin üniversiteleri de önemli oranda etkilediğini belirten Güven, atılan adımların açıkça kamuda bir temizlik harekâtı, devletin AKP’lileştirilmesi ve başka bir paralel yapının tek parti rejiminin inşası anlamına geldiğini söyledi.

Aileleriyle birlikte açlığa mahkûm edilmek istenen on binlerin adalet taleplerinin, aynı zamanda Eğitim-Sen üyesi olan iki isimde, Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’da cisimleştiğine dikkat çeken Güven, sözlerini şöyle sürdürdü:

“OHAL KHK’leri vasıtasıyla işlerinden edilen on binlerce kamu emekçisinin adalet talebini temsil eden bu iki insan için açlık grevinde kritik aşamalara çoktan gelinmiş, hayati tehlike sınırı çoktan aşılmıştır. Hükümet kanadından ise seslerine kulak vermek bir yana, onların sesini dışarıya taşıyanlara yönelik tehditler yükseliyor. Sanatçılar, siyasetçiler, insan hakları savunucuları gibi farklı çevrelerden 111 kişinin Gülmen ve Özakça’nın taleplerinin karşılanması çağrısıyla gazetelere ilan vermelerine yönelik İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun kullandığı tehditkâr ifadeler ve yargılama dahi başlamamışken Gülmen ile Özakça’yı terör örgütü üyesi ilan etmesi, hükümetin demokratik taleplere, hukuka ve insan yaşamına bakışına dair göstergedir. AKP iktidarı, demokratik taleplere kulak tıkamakta, insan yaşamına zerre değer vermemekte, yargıyı etkileme konusunda sınır tanımamaktadır.

IMG_1955

Gülmen ve Özakça, cezaevinde tecrit uygulamasına ve baskılara maruz kalırken dışarıda onlara destek verenler de baskılarla yıldırılmaya çalışılıyor.

Nuriye Gülmen ve Semih Özakça KHK’ler ile ihraç edilen on binleri nezdinde direnişlerini sürdürüyorlar ve adalet istiyorlar. Bizler İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri olarak, onların adalet taleplerine buradan desteklerimizi sunarken, herkesi bu iki insan nezdinde KHK’ler ile ihraç edilen tüm emekçilerin taleplerinin yerine gelmesi için çaba göstermeye davet ediyor, özgürlük ve demokrasi mücadelesinin ancak dayanışma ile daha güçlü bir hale gelebileceğini hatırlatmak istiyoruz. Geriye dönüşü olmayan sonuçlar ortaya çıkmadan, Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın tutukluluk hallerinin kaldırılmasını ve haksız bir şekilde ihraç edilen tüm kamu emekçilerinin görevlerine iadesini bir kez daha talep ediyoruz.”