EMEK VE MESLEK ÖRGÜTLERİ SEÇİM BİLDİRGELERİNİ AÇIKLADI

TMMOB, KESK, DİSK ve İzmir Tabip Odası, ortak seçim bildirgelerini düzenledikleri basın toplantısıyla kamuoyuyla paylaştı.

İzmir Tabip Odası’nda düzenlenen basın toplantısına TMMOB İl Koordinasyon Kurulu Dönem Sekreteri Melih Yalçın, KESK İzmir Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü İsmail Hakkı Şimşek, DİSK Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı, İzmir Tabip Odası Genel Sekreteri Lütfi Çamlı, Kimya Mühendisleri Odası Ege Bölge Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Saadet Çağlın ve Meteoroloji Mühendisleri Odası İzmir Temsilcisi Ayşegül Akıncı Yüksel katıldı. Toplantıda kurumlar adına bildirgeyi açıklayan Lütfi Çamlı, baskın seçime doğru ilerlerken, ülke gündeminde yıllardır var olan birçok sorunun yanında demokrasi alanındaki geriye gidişin ve tek adam otoriterliğinin, 15 Temmuz sonrasında ivme kazandığını ifade ederek, “Yeni bir dönem, yeni bir gelecek tayin etmek şimdi Türkiye’de yaşayan insanların oylarına bağlıdır” dedi. Çamlı, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bugün önümüzde duran tablo özetle şu şekildedir:

  • Son 16 yıl tek başına iktidar olan AKP, uyguladığı politikalarla Türkiye’yi uçurumun kenarına getirmiştir.
  • 15 Temmuz darbe girişimi bahanesiyle OHAL ilan edilmiş, parlamenter demokrasi rafa kaldırılmıştır.
  • OHAL gerekçe gösterilerek çıkarılan KHK’larla yüz binden fazla kamu görevlisi ihraç edilerek, yurt dışına çıkış ve başka bir işte çalışmaları engellenmiş, açlığa mahkûm edilmişlerdir. Taşeron işçiler işsiz bırakılmış, grev yasaklanarak işçilerin hakları gasp edilmiştir.
  • Ülke içerisinde IŞİD’li katillere göz yumulmuş, yüzlerce insanın ölümüne sebep olunmuş, oluşan kaos ortamı oya tahvil edilmeye çalışılmıştır.
  • Tek başına iktidar olabilmek adına yurt içinde ve dışında savaş kışkırtıcılığı yapılmış, barış isteyen akademisyenler, meslek odası temsilcileri cezalandırılmak istenmiştir.
  • Yaratılan korku imparatorluğu ve devlet içinde kadrolaşma politikaları ile yargı, bağımsızlığını tamamen yitirmiş, tek adamın yönetimine geçmiştir.
  • Cumhuriyet’in kurulduğu günden bu yana büyük emeklerle yaratılan ne kadar fabrika, işletme, kurum varsa özelleştirilmiş, yağma ettirilmiştir.
  • Ülkemizde üretime dayalı bir ekonomi yerine, inşaat sektörüne dayalı rant ekonomisi yaratılmıştır.
  • Uygulanan ekonomi politikaları ile yoksullar daha yoksullaşmış, zenginler daha da zengin olmuştur.
  • Uygulanan tarım politikaları ile ithalat hızla artmış, çiftçiler yüksek girdi maliyetleri nedeniyle üretimden kopmuş, kırdan kente göç artmış ve yeni kent yoksulları olarak çiftçiler kent nüfusuna ucuz işgücü olarak katılmış ve emek sömürüsü derinleşmiştir.
  • Kentlerimizin büyük bölümünde yaşam alanları plansız yapılaşma ile yok edilmiştir.
  • Ormanlarımız, kıyılarımız, doğal yaşam alanlarımız, tarım alanlarımız, zeytinliklerimiz yapılaşmaya açılmıştır.
  • Eğitim gericileştirilmiş, çocuklarımız imam hatip okullarına zorlanmış, eğitim sistemi kullanılarak dinci ve kinci bir nesil yaratılmaya çalışılmıştır.
  • Sağlık ticarileştirilmiş, halkın ücretsiz, nitelikli sağlık hizmetine erişimi güçleşmiştir.
  • İş cinayetleri nedeniyle her yıl binlerce emekçi daha fazla kâr hırsının kurbanı olmaktadır.

Uygulanan yağma politikalarıyla ülkemiz ekonomik, siyasi ve sosyal olarak uçurumun kenarına kadar gelmiştir.

Biz emek ve meslek örgütleri olarak diyoruz ki; ARTIK YETER! Yağma düzenine son… Bu düzeni değiştirin!

Üstümüze düşen en önemli görev 24 Haziran’da ve ikinci tur olursa 8 Temmuz’da sandığa gidip oy vermektir. Sandığa gidip oy vermek yetmez.  Mutlaka oylarımıza sahip çıkmalı, sandıklarda sandık kurulu görevlisi veya müşahit olarak görev almalıyız.

Bu doğrultuda oyumuzu, parlamenter demokrasiden, toplumcu, sosyal devlet anlayışından yana adaylar ve partiler için kullanalım. Yaşanabilir bir ülke için ilk adımları hep birlikte atalım.”

Çamlı’nın ardından söz alan Melih Yalçın, her seçim döneminde taleplerini siyasi partilere broşürler ile ilettiklerini belirterek şunları söyledi:

“Fakat gelinen noktada taleplerimiz bir broşüre sığmayacak kadar arttı. Ülkenin her yerinde kriz ve baskı var. Bunun tümden değiştirilmesi gerekiyor. En büyük sorunumuz demokrasi olmaya başladı. Baskı ve yozlaşma topluma yansıdı. Herkes de bu ortamdan ister istemez etkilenmeye başladı. İkinci büyük sorunumuz ekonomi. Kentlerimiz yağmalanıyor. Özellikle muhalefet partileri hükümetin yaptıklarının tersini söylüyor ama biz bunları uygulamada göreceğiz. Mevcut iktidarın vaadi olamaz. O yağmalayacağı kadar yağmaladı. Muhalefet, iktidarı ele geçirince onların uygulamalarının takipçisi olacağız. 24 Haziran’dan sonra seçimi kim kazanırsa kazansın kucağında bir krizle karşılaşacak. Burada sermayeden yana mı, emekçiden yana mı tavır gösterecekler, göreceğiz.”

KESK Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü İsmail Hakkı Şimşek ise sürecin ekonomik vaatler konusunda yarışa döndüğünü söylerken, “Ek göstergenin 3600’e çıkarılması konusunda partiler yarış halindeler. İlk olarak Muharrem İnce gündeme getirdi, sonrasında Recep Tayyip Erdoğan da söylemeye başladı. İlginç bir seçim süreci yaşıyoruz. Baskın seçim diye söylendi ama bazen siz bazı şeyleri hesap edemiyorsunuz. Bu süreç AKP hükümeti için öyle olacak. Biz sıvışalım diye düşündüler ama sanırım ayaklarına dolaşacak” diye konuştu. Son olarak söz alan DİSK Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı, AKP’nin, ülkenin kimyasını bozduğunu vurgulayarak, “24 Haziran’da da biz emekçiler, emekliler, çalışanlar AKP’nin kimyasını bozmaya hazırız. Hepimize hayırlı olsun” dedi.