“EGE ÜNİVERSİTESİ’NDE RANT AMAÇLI YAPILAŞMA PROJELERİNE HAYIR”

Ege Üniversitesi Ormanı içinde Millet Bahçesi yapılması ve kampüsün ranta açılması projelerine ilişkin İzmir’e Sahip Çık Platformu tarafından basın açıklaması gerçekleştirildi.

Ege Üniversitesi Kampüsü girişinde düzenlenen basın açıklamasında İzmir’e Sahip Çık Platformu adına Şehir Plancıları Odası İzmir Şubesi Başkanı Özlem Şenyol Kocaer konuştu. Kocaer konuşmasında, basında yer alan haberlere ve duyumlara göre Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’nin taşınması, diğer fakültelerin ise bir alan içine sıkıştırılarak geriye kalan alanların TOKİ aracılığı ile farklı türdeki yapılaşma faaliyetlerine konu edilmesi ve son olarak da orman statüsünde bir alanın millet bahçesi projesi ile bu alanın yapılaşma tehdidi altında olduğuna yönelik bilgiler yer aldığını ifade ederek, “Bornova ve İzmir için önemli bir değer olan Ege Üniversitesi kamusal bir alandır ancak görülmektedir ki kamudan uzak plan ve projeler hayata geçirilmek isteniyor” dedi.

Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’un, Ege Üniversitesi’ne yaptığı ziyaret sırasında, Rektör Prof. Dr. Necdet Budak, Ege Üniversitesi yerleşkesi için yapılan master plan çalışmaları ve bu kapsamda, İzmir’de yapılması planlanan millet bahçesine ilişkin üniversite bünyesinde bulunan 290 dönümlük ormanlık alan hakkında bilgi aldığını ve yapılacak plana istinaden 2019 yılı içerisinde inşaatlara başlanacağını ve üniversite ile bakanlık arasında bir protokol imzalanacağını belirttiğine dikkat çeken Kocaer, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’un üç ay ara ile Ege Üniversitesi’ne yaptığı ziyaretlerde eğitim ve araştırma amacıyla üniversiteye tahsis edilmiş fakat henüz kullanılmamış olan boş arazilerin masaya yatırılıp bunların Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın göstereceği bir yol haritasıyla yapılacak master plan çerçevesinde değerlendirilmesinden söz edilmesi, bu arazilerin üniversite yönetimlerince sermayeye sağlanan rant amaçlı plan değişikliği ve örtülü satışın bir türü olan uzun dönemli (29-49 yıl) kiralama yoluyla elden çıkarılma olasılığını akla getirmektedir.

Bölgede daha önce yapılmış olan Forum Bornova AVM, Bilfen Okulları, Tevfik Fikret Okulları, Kipa (MİGROS) Bornova, Egeyurt Özel Öğrenci Yurdu (Rezidans), Anemon Oteli,  EÜ Cami ve Külliyesi gibi sermayeye sağlanan parasal ve siyasi rantlar, bu olasılığı güçlendirmektedir.

Diğer taraftan bahsi geçen millet bahçesinin, halen Ege Üniversitesi’nin sosyal tesislerinin bulunduğu 545 dönümlük bölümünde yapılacağı anlaşılmıştır. Bu alanda üniversitenin konukevi, güneş enerjisi enstitüsü ve personel lojmanları bulunmakta olup, arazinin büyük bir kısmı, 290 dönümlük fıstıkçamı koruluğu ve zeytin ağaçları ile çevrilidir.

Yapılaşma tehdidi sadece yukarıda belirtilen alanla sınırlı değildir. 1980’li yılların başlarında üniversitenin dört ayrı bölümünde Orman Genel Müdürlüğü ile Ege Üniversitesi arasında imzalanan protokol ile tesis edilen yaklaşık 590 dönümlük ormanlık alan bugün kontrolsüz yapılaşma sonucu 470 dönüme düşmüştür. Yaklaşık 40 yıllık emek sonucunda oluşturulan ve “Ege Üniversitesi Ormanı” olarak bilinen bu alandaki fıstıkçamı ağaçları günümüzde yaklaşık 15 metre boya ve 5–6 m taç genişliğine ulaşmıştır. Ormancılık bakım tedbirleri uygulanarak mevcut orman dinamik bir yapıya kavuşturulmalı ve doğal yapısı korunarak gelecek nesillere taşınmalıdır. Yerleşkenin kuzey ve batısında bulunan zeytinlikler ise yaklaşık 108 bin m2 büyüklüğündedir. Bu alanlardan birinin yapılaşmaya açılması diğer alanların da rant baskısı altında kalmasına neden olacaktır.

Millet Bahçesi tesis edilmesi planlanan ve Ege Üniversitesi Ormanı’nın bir bölümünü oluşturan koruluğun yüzölçümü, 420 bin m2 olan Kültürpark’ın yaklaşık 4’te 3’ü büyüklüğünde olup İzmir’in akciğeri konumunda önemli bir yeşil alandır.

Ayrıca ilgili imar planında EÜ ormanı olarak bilinen bu koruluk, imar yasaklı bölge olarak tanımlanmaktadır ve plan kararı ile tüm ağaçlar koruma altına alınmıştır. Dolayısıyla imar kararları yönünden bu alanın başta üniversite için gerekli kullanımlara uygun olduğu ve herhangi bir yapılaşmaya konu edilmemesi gerekmektedir.

EÜ Ormanı’na yapılmak istenen Millet Bahçesi’nin projesi henüz açıklanmamış olsa da başka kentlerde uygulanmaya konulan projelerde son derece geniş bir alana yayılan tesis ve birimler inşa edilmesi söz konusudur. Üstelik bugüne kadar üretilen örneklerin, kamusal alan üretebilme konusunda, dünya standartlarının epey gerisinde olduğu, orantısız olarak uygulanan yumuşak (toprak)–sert (beton) zemin kullanımı ve mevcut peyzaj dokusuna yapılan aşırı müdahaleler sonucunda ortaya çıkan projelerin niteliksizliği de kamuoyu tarafından bilinmektedir.

Örneğin EÜ Ormanı ile yaklaşık aynı büyüklükte olan ve geçtiğimiz günlerde TOKİ tarafından ihalesi yapılan 288 dönümlük Pendik Millet Bahçesi projesinde Millet Kıraathanesi ile cami, otopark, açık hava sineması, eğlence parkı, piknik alanı ve pazar yeri, mini gölet, açelya ve su bahçeleri ile donatılmış oturma ve dinlenme alanları, farklı yaşlardaki çocuklar için oyun alanları, koşu ve bisiklet parkuru yapılması öngörülmüş ve dolayısıyla birçok yapılaşma, beton zemin oluşturulması proje içerisinde yer almaktadır.

Pendik örneğindeki gibi çeşitli tür aktivite mekânları ve yapılar yapabilmek için, bu koruluğun en az yarısı büyüklüğünde bir alanda binlerce ağacın kesilerek seyreltme yapılmasının gerekeceği ve bu durumun EÜ Ormanı’nın iklim ve hava kirliliği gibi çevresel etki faktörlerine olan paha biçilmez olumlu etkisini yok edeceği açıktır.

Ayrıca çıkan haberlerde bu alanın halkın kullanımına açılması gerektiği ve bu gerekçeye dayandırılarak Millet Bahçesi düzenlemesi yapılmasının uygunluğundan bahsedilmektedir. Oysa yaklaşık 550 dönümlük lojmanlar bölgesinin yarısını kaplayan yaklaşık 290 dönümlük bu ormanlık alan hâlihazırda halka açık olup, isteyen herkes tarafından kullanılabilmektedir. Buna ek olarak konuk evi içinde bulunan restoran ve kafeterya, ana kampüs içinde bulunan yüzme havuzu ve tenis dâhil açık-kapalı her türlü spor tesisleri, kütüphane ve kafeteryalar ile bisiklet ve yürüyüş yolları ve yeşil alanlarıyla arazi halka açık bir park işlevi görmektedir. Millet Bahçelerinin, kentlerin akciğerlerini oluşturan yetişmiş ormanlık alanlarda değil kente yeni yeşil alanlar kazandırılması gözetilerek çıplak arazilerde yapılması ve kamu kaynaklarının daha adil ve eşit dağılımı da gözetilerek yeşil alan gereksiniminin olduğu bölgelerde inşa edilmesi daha uygun olacaktır.

Diğer taraftan İzmir’in kentleşme tarihinde büyük önem taşıyan ve kent ile iç içe geçmiş bir üniversite yerleşkesi hakkında yerleşke alanının küçültülmesi, bir kısmının başka yere taşınması ve farklı işlevlerde kullanılmak için dönüştürülmesi gibi spekülatif söylemler üretmek, üniversite yerleşkesine ve bölgenin yapısına zarar verecektir. Bu tür kent parçalarına ilişkin alınan kararlar, demokratik katılımcı bir şekilde ve yerelin talepleri göz önüne alınarak kararlaştırılmalıdır. Ancak sürecin aktörlerinin yereli dışlayan bir yapıda olduğu görülmektedir. Oysa Ege Üniversitesi rektörünün başlıca görevinin üniversitenin bilimsel faaliyetlerini geliştirmek ve bu yönde öneriler geliştirmesi olması beklenirken yerleşke alanını ranta yönelik spekülatif söylemlere konu etmesi kamu ahlakı açısından endişe yaratmaktadır.

Millet Bahçeleri, tüm bunlarla birlikte, iktidarın kentlerde mekânın kendi ideolojileri yönünde dönüşümü için ürettikleri, Millet Kıraathanesi, ihtiyaçtan bağımsız camilerin yer aldığı düzenlemeler ile kentlerin sosyo-kültürel yapısını değiştirmede araç olarak kullanılmak üzere üretilmiştir. Bu değişim muhafazakâr olmayı hedeflemektedir.

Ege Üniversitesi üzerindeki niyetlerin yalnızca bir mekânsal rant meselesi olmadığı, bunun yanında üniversite yerleşkesinin içinde yapımı devam eden külliye niteliğinde cami ile birlikte şimdi de Millet Bahçesi projesinin gündeme getirilmesiyle iktidarın İzmir için çizdiği muhafazakâr kent kimliği oluşturma çabasında önemli bir yerde olduğunu göstermektedir.

Unutulmamalıdır ki Ege Üniversitesi Kampüsü, üniversite eğitimi ile bilimsel araştırma ve uygulamalar yapılması amacıyla hazine tarafından tahsis edilen ve özel şahıslara ait arazilerin kamulaştırılması yoluyla halkımıza kazandırılmıştır. Ancak, kent içindeki konumu gereği kampüs alanı günümüzde sermaye ve rant çevrelerinin baskısı ile karşı karşıya kalmıştır. Ormanı, zeytinlikleri, parkları ile bir bütün olan bu bilim kompleksinin sermaye ve rant çevrelerinden korunması gerekmektedir.

Sonuç olarak Ege Üniversitesi yerleşkesi kent ile iç içe geçmiş, doğal varlıkları ile kent içinde açık yeşil alan niteliğinde ve başta bilim üretiminin yapılması ve bu yönde ihtiyaçlar için kullanılması gereken bir alandır ve bu nitelikleri ile korunmalıdır.

Yukarıda açıklanan nedenlerle bahsi Millet Bahçesi için geçen EÜ Ormanı imar yasağına uyularak yapılaşma baskısına karşı bitki dokusu ve açık-yeşil alan varlığıyla mutlaka hassasiyetle korunmalıdır. Siyasi erkin Millet Bahçesi gibi aksine bir uygulama adına bu korumadan vazgeçerek EÜ Ormanı’nı yapılaşmaya açmasının çevre hakları bağlamında kamu yararına ve hukuka aykırı bir uygulama olacağı açık olup bu projeden derhal vazgeçilmelidir.

EÜ Ormanı’na ve Ege Üniversitesi yerleşke alanına sahip çıkmakta kararlı olduğumuzun bilinmesini isteriz.

Tüm bunlarla birlikte başta Cumhurbaşkanına, Çevre ve Şehircilik Bakanı’na ve Ege üniversitesi Rektörüne Ege Üniversitesi yerleşke alanına ilişkin aşağıdaki soruları soruyor ve halkın iç huzuru için bu sorular çerçevesinde Ege Üniversitesi’nin geleceği hakkında bir an önce kamuoyunu bilgilendirmeleri gerektiğini hatırlatıyoruz:

  1. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın öncülüğünde hazırlandığı söylenen söz konusu EÜ Master Planı ve Bakanlıkla bu bağlamda imzalanan protokolün içeriği nedir?
  2. Bu protokol kapsamında şu anda kullanılmadığı gerekçesiyle ele alınıp değerlendirileceği söylenen kampüs arazileri nereleridir ve bunlar ne şekilde değerlendirilecektir? (satış, uzun süreli kiralama vb.)
  3. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi kentin başka bir bölgesine taşınacak mı? Taşınacaksa nereye taşınması ve mevcut tıp fakültesi alanının ne amaçla kullanılması planlanıyor?
  4. Millet Bahçesi için önerilen yere dair imar planı değişikliği planlanmakta mıdır?”