8 MART DÜNYA KADINLAR GÜNÜ KAPSAMINDA KADINLAR ÜLKESİ YÖNETMENİ ŞİRİN BAHAR DEMİREL İLE SÖYLEŞİ GERÇEKLEŞTİRİLDİ

“ Kadınlar Ülkesi “ yönetmeni Şirin Bahar Demirel ile söyleşi

 

 

TMMOB İzmir İKK Kadın Çalışma Grubu’nun “ 8 Mart Dünya Kadınlar günü “ etkinlikleri kapsamında; 14 Mart 2021 Pazar günü, Şirin Bahar DemirelL’in yönetmenliğini yaptığı 2019 Altın Portakal En İyi Belgesel Ödülünü alan “ Kadınlar Ülkesi  ” isimli belgesel film söyleşisi Esen Leyla İmren moderatörlüğünde  gerçekleştirildi.

 

Çoğu zaman anılar ve kişiler üzerinden tanımladığımız Ev,

Sağlam,

koruyucu

ve kalıcı mıdır?

Yoksa geçici ve soyut mu?

Ya da,

Gittiğimiz her yere bizimle gelen bir hissiyat mı?

Bir yanda milyonlarca insanın güvenli bir ev bulabilmek için ölümcül yolculuklar yaptığı bir dönem,

Bir yandan da uzayda yaşanabilecek yeni gezegenler keşfedildiği yine bu  dönem  ”

 

Belgesel işte bu  sorularla ile başlıyor.

 

Ve bu sorulara;

Suriye’deki savaş yüzünden evlerinden edilip Florida’ya yerleştirilen Fatima ve Huda ve o dönem ABD’ye taşınan yönetmen ve yollarının kesişmesi,

Farklı sebeplerle de olsa hiç tanımadıkları yabancı bir yerde yeni bir ev kurmanın, burasının Fatima ve Huda için yeni evleri, hatıralarını biriktirebilecekleri yeni yuvaları olup olmayacağı arayışları ekleniyor.

 

Geride bırakılan evlerden taşınan bazı objelerin yeni eve serpiştirilmesiyle anıları canlı tutma, geçmişle bağı koparmama çabaları hepimize tanıdık gelen davranışlar.

 

Yönetmenin ifadesiyle ;

“ Benim için en anlamlı en büyük fark dönebileceğim bir ülkem bir evimin olmasıydı. Oysa onlar için böyle bir şeyin olması belki de artık çok tezahür edilebilecek şey değildi. Onların inşallah bir gün döneriz düşüncesi bile çok üzücüydü.”

ABD’de olmak, buraya gelişlerinin onların hayatlarındaki alışkanlıkları tamamen değiştirmesi ve alışma süreçleri, ürkeklikleri, savaşın ortasından çıkıp gelmeleri, çocuklarının yaşamları ile ilgili düşündükleri, kaygıları vb. bir sürü çekincelerle birlikte hayatta kalabilmek için verdikleri mücadele, işte Fatima ve Hüda’nın hikayesi…

Yönetmen aslında Fatima ve Hüda’nın Florida’da olmalarıyla hayatlarında çok fazla bir şeyin değişmediğini vurguluyor. Fatima ve Hüda’nın  sürekli evin içerisinde olmaları , ancak erkeklerin işleri dahi olmasa dışarıda vakit geçirebildiklerini aktarıyor.

Bizim ülkemizde Onlar birer “mülteci”, oysa ki ABD’de onlar birer yabancı, dilleriyle, giyim kuşamlarıyla birer yabancı. Bazı kesimler için küçük bir kesim de olsa (yaşadıkları yer için) istenmeyenler…

Aslında savaşların hepsi politik nedenlerden çıkartılan ve insanların hayatlarını, yaşam şartlarını tamamen değiştiren ve Suriye’de de olduğu gibi doğdukları coğrafyadan çok uzaklarda süren yada sonlanan yaşamları, ölümlerle parçalanmış aileler, aile fertlerinden hayatta kalabilenle örülmüş zor hayatlar ve o ülke Suriye; erkeklerini savaşla, göçle, hapislerde işkencelerle yitirmesi nedeniyle artık bir  “Kadınlar Ülkesi”…

 

Etkinlik, katılımcıların belgesele dair soruları ve katkılarının paylaşılması ile son buldu.

Dünyanın acılarla dolu, tekrar ve tekrar yaşanan bir sorununa kadın gözüyle bakan, empatiyle saran sarmalayan, izleyicide farkındalık yaratan belgesel için Sayın Şirin Bahar Demirel’e teşekkür ediyor, yeni çalışmalarında başarılar diliyoruz.